Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Haziran 2011 Salı

Toplum öldürdüğünde aşkı...

Eskilere bir daldık mı, daldığımız göz yaşından dolmuş bir havuzdur... Boğulmamak için derine inemem, korkarım... Üstün körü bahsederim... Şimdi nefesimi tuttum, biraz derinlerde gözlerimi açacağım. Eskilerden dem vuracağım. Bir dost istedi...


Eskiden sevmeden sevişmezdim. Hatta sevdiğimle sevişemezdim. Aşk öyle bir tokat vurmuştu ki, Türk Filmlerinde olduğu gibi savrulmuştum. Savrulurken, başım öyle bir dönmüştü ki, dünyayı çift görüyordum. Midem bulanıyordu arasıra, ama sarhoşluk bulantısı gibiydi... Güzeldi... Uyuyamıyordum. Her saniyesini hatırlıyorum, her çektiği mesajı, her yazdığı notu, her söylediği sözü, her sarılışını, her ağlayışını, her kavgamızı, her gülüşmemizi, her içmemizi... O kadar çok seviyordum ki, dokunamıyordum bile. Sevişmek mi? İnciteceğim diye korkuyordum... Öperdim sadece, gözünden, dudağından, ellerinden... İzlerdim o uyurken, sakin sakin... Sabaha kadar uyuyamazdım onu izlemekten. O da uyumadığını belli etmezdi, ertesi gün sabaha kadar neden uyumadığımı sorardı sadece... 


Çok masumdu yaşadığım aşk... Çok masumdu yaşadığım her saniye... Toplumun işlediği bir cinayete mahkum giden masum bir aşktı... Kuralların, örflerin, adetlerin yok ettiği binlerce sevdadan biriydi bizimkisi... Şimdi soruyorum kendime, o nerede, ben nerede... Bu aşk nasıl kabuk bağladı günlerce, gecelerce... 


Ve şimdi tekrar nefes alamayıp yukarı çıkıyorum dostum. Üzgünüm daha fazla dayanamadım. Bitti... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder